Hacerü’l Esved, İslam dünyasında büyük bir saygıyla anılan bir taş olarak dikkat çekerken, bilimsel açıdan da oldukça ilginç özelliklere sahip. Kabe’nin bir köşesinde yer alan bu taş, tarihi, fiziksel ve kimyasal yapısıyla birçok araştırmacının ilgisini çekiyor.
TAŞIN KÖKENİ GÖK TAŞI OLABİLİR Mİ?
Birçok teoriye göre, Hacerü’l Esved’in kökeni bir gök taşına dayanıyor. Lav, bazalt ya da gök taşı olabileceği üzerine yapılan tartışmalar, ilk medeniyetlerin bu taşı "cennetten düştü" şeklinde yorumlamasının ardında yatan nedenleri açıklayabilir. Bilim insanları, taşın yapısını inceledikçe, gök taşı olma ihtimalinin oldukça yüksek olduğuna inanıyor.
RENK DEĞİŞİMİ VE GÖZENEKLİ YAPISI
Taşın rengi üzerine yapılan tartışmalar da ilginç. Başlangıçta beyaz olduğu, ancak zamanla insanlığın “kirlenmesi” ile siyaha dönüştüğü söylenirken, bilimsel araştırmalar taşın zamanla gözenekli yapısının etkisiyle siyah renge büründüğünü öne sürüyor. Bu siyah renklenme, nikel-demir bulutunun patlaması sonucu ortaya çıkan demir topçuklarına bağlanıyor.
BİLİMSEL BULGULAR NE DİYOR?
1932 yılında Mekke’ye 1100 km mesafede düşen bir gök taşının oluşturduğu kraterde bulunan mineraller, Hacerü’l Esved’e çok benzer özellikler taşıyor. Bu benzerlik, taşın gök taşı kökenli olma ihtimalini daha da güçlendiriyor. Ayrıca fizyon izlerine dayanarak yapılan yaş hesaplamaları, taşın antik Arap medeniyetlerine kadar uzandığını gösteriyor.