CEMAL DEMİRTAŞ

CEMAL DEMİRTAŞ

SAKIN HA KİMSE AYAYDINA SIR VERMESİN !!

Kurban Bayramı da geçti.

Bayram mesajları ilgimi çekmez desem yalan olur. Hele bazı insanların ne kadar daha tahammül edeceğini izlemek için bayram mesajlarını izlemek iyi bir yoldur.

CHP'den ve Kürt kökenli seçmenden oy alacak garantisi ile Cumhurbaşkanımıza sunulan, AK Parti Muğla Disiplin Kurulu Başkanının dahi, yıllardan beri kadim dostu olma şerefine bile nail olan, hatta Ortakent sahilindeki otelinin bile açılışını yapan Aydın Ayaydın..
Malum.
Beklentileri alt üst ediverdi.
Ne seçim kazanabildi, ne de bir tek oy ilave edebildi.

Oy kısmına tekrar geleceğiz.

Ayaydın'ı kurtarıcı gözü ile bakan kısıtlı ve sınırlı bir kitle, beklentiyi bir türlü gerçeğe dönüştüremedi. Ama ibreyi de düşürmüş değiller hani.
Bakan oluyor, olmadı yardımcı, o da olmadı kocaman bir bankanın başkanı, yok öyle değil, Ekonomi politikalar kurulu üyesi falan derken, kurtarıcı gözü ile bakan bu sınırlı kitle, Ramazan Bayramında çarşaf çarşaf Prof.Dr Hoca'larının Bayram mesajlarını yayınladılar.. Ardından birkaç belediye ziyareti ile heyecanları bir kat daha arttı..

Aradan 70 gün geçti. Kurban Bayramı.
Kurtuluşu Prof.Dr titrine Hoca lakabını ilk gün ekleyen bu sınırlı kitle Hocalarını mı unuttu, yoksa Hocaları bunlardan mı sıkıldı bilmem ama, hiçbir yerde Ayaydın'ın Kurban Bayramı mesajını göremedim...
Aldı beni bi gülmek demeyeceğim. Sonra kızıyor bazı üstad lakaplı oturduğu yerden ahkam kesen monşerler..
Demek ki umutlar epeyce tükenmiş.
Derken....
Aha.

Meğer Marmaris'teki ŞİNPAŞ projesinin durdurulmasına da bu Hoca lakaplı Prof.Dr. vesile olmuş.
Allah'ım aklıma mukayyet ol..
Güya Sayın Cumhurbaşkanımız ile Muğla mitinginden sonra helikoptere binmişler, tam SİNPAŞ üzerinden geçerken Cumhurbaşkanımız inşaatı görünce birdenbire "HOCA bu ne" deyivermiş. "Sen seçimi kazanınca hemen incelemeye al" buyurmuş..
Sanki Cumhurbaşkanımız yıllardan beri onlarca kere buradan geçmemiş, Marmaris'in üstünde hiç uçmamış, Okluk Koyuna hiç helikopter ile inmemiş veya kalkmamış, ilk defa, Allah'ın büyük bir lütfu gibi o gün yanında Ayaydın varken birdenbire gelen ilham ile "Hoca bu ne" deyivermiş. Diyorlar ki seçim bitti ama Prof.Dr li Hoca, Bodrum'un en muhteşem köşesindeki, ormanın tam böceğine kurulu muhteşem malinanesinde tatil falan yapmıyor, Muğla'nın sorunları ile ilgilenmeye devam ediyor diyor bu sınırlı kitle elemanları. Konuşma ne zaman ; Seçim zamanı :)

ŞİNPAŞ projesinin başlangıcı belli. Geçen süreç içindeki safahat belli. Taaa 1980 lere dayanan bir proje. Kayserili Hattat'lar projeyi 2009 da Çorum'lu Avni Çelik'e satmış.
Projenin tamamının zaten ruhsatsız vs olduğu sözkonusu değil. Denize dolgu yapıldığı gerekçesi ile mühürleme ve kesilen bir ceza söz konusu.
Doğru ya da yanlış, bu ayrıca tartışılabilir.
ŞİNPAŞ projesini Sayın Cumhurbaşkanımızın desteklediğine dair kimsenin bir kelime ettiğini ben görmedim. Neden desteklesin veya karşısında olsun ki?
Güya Sayın Cumhurbaşkanımız helikopterden sanki ilk defa görmüş gibi bakınca "ormanın içinde" böyle proje mi olur diye karşı çıkmış...
Yapmayın.
Sublimisal pohpohlarınıza bari Cumhurbaşkanımızı alet etmeyin.
Orman içine yapılan Türkiye'de binlerce proje var. Bunların yapımına Cumhurbaşkanı neden karışsın ki? Kanun var, kaide var. Hele hele Cumhurbaşkanımızı " seçimi alınca buraya el at" gibi, kanunu falan boş ver, neyin ne olduğunu bir kenara bırak, seçimden sonra burayı "hallet" demiş gibi bir intibaya garketmek akıl karı değildir.
Bir tesisin yapımı, ya da durdurulmasına Cumhurbaşkanımız neden karar versin ki? Kanunlara göre zaten gereken yapılır, yapılıyor da..
Gün geçtikçe yıldızı sönen Ayaydını Muğla gündeminde tutmak için bundan daha abes, daha ucube, daha berbat bir şey olamazdı zaten..

Ayaydının bu ilk ifşası da değil. Geçenlerde de Bodrum Kaymakamını ziyaretinde, sohbet arasında Yalıkavak yolu üzerindeki menfez çalışmalarının yerel yönetim tarafından sekteye uğratılması sorununu da, güya kendisi halletmiş gibi yerel bir yoldaşına servis ederek haber yaptırdığına da şahit olmuştuk. Şimdi de Sayın Cumhurbaşkanımız ile arasında geçen bir diyaloğu afişe etmesi...
Buradaki nüans çok mühim.
Cumhurbaşkanımızı, istediği projeyi iptal ettirip, istediği projeyi yaptırma makamı gibi lanse etme nüansı. Kimin haddine?
Kanun ne diyorsa o. Gündemde kalmak için bu kadar uğraş vermek niye? Ayaydın zaten gündem ki. Bodrum'un her yerinde aile şirketinin mayolu reklamları asılı. Yani başka bir gündeme neden ihtiyacı var ki? Ayaydının değil de, belki de ona göbekten bağlanan, kurtarıcı olarak görenlerin ihtiyacı söz konusu olabilir mi? Olur olur. O da olur.
Daha çok konu var da, gelelim şu Ayaydınseverlerin AK Parti oylarını artırdığı konusuna.
Muğla'da tam 13 ilçe var.
2019 da 7 belediye Cumhur İttifakında idi.
Bu sayı 2 ye düştü.
Peki, 13 ilçede Aydın Ayaydın'ın Belediye Başkan adayından fazla aldığı bir tek ilçe var mı?
YOK...
Aydın Ayaydın seçimlerde 207.744 oy aldı.
Şimdi bu kısıtlı sayıdaki sınırlı kitle ısrarla Hoca dedikleri Ayaydın'ın, Muğla tarihinde en fazla oyu aldığı YALANI.

28 Mart 2023 te Sayın Cumhurbaşkanımız 225.948 oy aldı.
AK Partinin 31 Martta aldığı toplam oy tam 225.874
Evet.
Adalet Ve Kalkınma Partisi 31 Mart Seçimlerinde 225.874 oy aldı.
Bunu nasıl buldun diyenlere hesap öğretelim; 13 ilçede belediye başkan adaylarının aldıkları oyu toplayın görürsünüz bu bir.
Şimdi bu sınırlı kitle oya bakma yüzdeye bak diyor ya, bi çiğnem akılları olsa onu da telef edecekler neredeyse bu da iki.

Farzı muhal desek;
Bir şehirde 4 tane fırın var diyelim.
2024 te. 2023 te
1-349575. 448.925
2-35.180. 34.037
3-11.605. 4.767
5-207744. 225.948 ekmek satsa, 2024 te, 2023 e oranla, oransal olarak yüzde bir fazla olması, 2024 te daha fazla ekmek sattığı anlamına gelir mi? Eğer vergi orana göre verilecek olunsa, sermayeyi kediye yüklemez mi?
Bunlar hala 207.744, 225.948 ten büyüktür demeye devam ediyor ya.
Peki o halde 13 ilçenin aldığı 225.874 de 207.744 ten küçük mü oluyor?
Siz oyları eritmişsiniz, bunu artık kabul etseniz...

Siyasette sır çok mühimdir. Ayaydın kiminle ne konuştuysa, bi bakıyorsun ortaya saçıveriyor demek ki.
Ayaydını gündemde tutacağım diye ısrarla pot üstüne pot kıranların elbette ne AK Parti ile ne de Recep Tayyip Erdoğan ile bir bağları söz konusu değil. Seçimlerde AK Parti'ye oy vermeyecekler arasında ilk sıralarda yer alan bu sınırlı kitlenin tek amacı, her ne kadar AK Parti'den aday olmuş olsa da, AK Parti düstur ve çizgisi ile uzaktan yakından alakası olmayan, AK Parti ilke ve değerleri ile taban tabana zıt bir görüşe sahip olan Ayaydın'ı parlatmaktan baska amaçları yok. Chp li oldukları yüzlerinden belli bu kitle elemanları neden Ayaydın'ı AK Partiye yamamaya, gündemde tutmaya devam ediyorlar anlaşılır şey değil. Bir de bunlara yıllardan beri bu davada olduğunu sandığımız, bir türlü birşey olamayan, ama illa olacağım derdinde olanların da eklenmesi. Ulan kıyak, sen nelere kadirsin.
AK Parti kuruluş ilkelerine ve siyasi çizgisine yüzdeyüz ters olanların AK Parti'ye ne zaman faydaları olmuş ki Ayaydın'ın olsun?
Ayrıca, Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş birinin iki de bir kendisini gündem yapmak için, ikili diyalogları yoldaş gazetecilere servis ederek gündem yapmaya kalkması ne kadar ucuz bir politika?
Ayaydın bunu Bodrum Kaymakamı ile yaptı.
Cumhurbaşkanımız ile helikopterde dediği diyaloğu afişe ederek devam ettirdi.
Aynı Ayaydın, seçimlerde Mehmet Tosun ile birinci sıraya koydukları meclis üyesi arasındaki oy pazarlığını da sağda solda söylemekten çekinmeyen biri. Seçim dönemi Tosun ile meclis üyesi adayı oturup kafa kafaya vermiş, Ayaydın kazanırsa bizim yıldız söner, onun için Büyükşehirde Ahmet Aras'ı destekleyelim demişler. Bu anlaşma sayesinde de Ayaydın Bodrum'da Tosundan daha az oy almış :)
Sanki Tosun AK Partili.
Sanki birinci sıraya koydukları AK Partili.
Sanki Ayaydın AK Partili.
Sanki Ayaydınsever sınırlı kitle AK Partili..
Tosunu "kazanmam için şartım" diyerek aday yaptıran Ayaydın değil miydi yani?
Ayaydın çağırmış Tosunu " Sen nasıl böyle yaparsın" diye de fırçayı basmış.
Tosun cevaben " spontane" gelişen bir konuşma deyip geçiştirmiş. Ayaydın bunu anlatmaz mı yani sağda solda?

Netice olarak;
Sayın Cumhurbaşkanımız ruhsatı alınmış, yıllar önce temeli atılan bir proje ile kanunlara rağmen asla mudahele etmez. Kaldı ki iki kişi arasında geçen bir konuşmanın ortaya saçılması son derece yakışıksız bir durumdur. Ayaydın'ın malikanesinin bulunduğu kompleks de tıpkı ŞİNPAŞ gibi ormanın tam göbeğindedir. İnsana oturduğun yere bak önce demezler mi?
İmar ruhsatlarını Cumhurbaşkanımız vermiyor. Cumhurbaşkanımız sanki Ayaydını talimatlandırmış da, onun üzerine CHP li Marmaris Belediyesi gidip cezai işlem uygulamış algısı oluşturmanın izahını bu sınırlı kitlenin yapması gerekir.
Bu şekilde siyasi prim elde edilemez.
Tarihte hiçbir zaman kazanmaya bu kadar yakın olmadığımız seçimi, son derece yanlış ve hatalı bir aday sayesinde yine kaybettik. Hoca diye yere göğe sığdıramadıkları kırk yıllık deneyimli, güya tuttuğunu koparan Ayaydın, henüz beş yıllık, üstüne üstlük Bodrum'daki son derece kötü idarenin mimarı Ahmet Aras'a, yine kırk yıllık deneyimli dedikleri Mehmet Tosun da 30 yaşındaki Tamer Mandalinciye yenildi. Bunları AK Parti'ye monte etmeye kalkanların amacı neydi peki?
Otel açılışını Ayaydına yaptıran Yılmaz Akgül Muğla AK Parti Disiplin Kurulu başkanıymış yaaa. Yılmaz Akgül'de AK Parti duruşu, AK Parti zihniyeti, AK Parti hassasiyeti ile bir ilgisini gören, duyan, bilen var mı? Giyim, kuşamına baktığımızda bile bunu anlamak zor olmasa gerek. Eğer bir Partide görev yapıyorsanız, hele bu Parti bir de Muhafazakar ve Demokrat bir Parti ise, yediğinizden, içtiğinize, gezip tozduğunuzdan, giyiminize kadar herşeyinize dikkat etmek ZORUNDASINIZ. Sıradan Yılmaz Akgül iseniz bu kimseyi alakadar asla etmez elbette. Disiplinlik bir duruşu olanlardan disiplin beklemek mümkün mü?
Mesela bu Yılmaz Akgül, rakılı şaraplı, davullu zurnalı toplantı yapan AK Parti Bodrum ilçe teşkilatı için bir soruşturma açmış mı? Rapor hazırlamış mı? Bodrum'da AK Parti bayrağı olmadan seçime gidildiğini ihbar etmiş mi? Bu aymazlığa sessiz kalan başta ilçe Başkanı Hacı Dalda, il başkanı Gültekin Akça hakkında rapor düzenlemiş mi? Eğer bunları yapmadıysa, göz yumduğu için, kendisi hakkında bir rapor düzenlemesi gerekmez mi? Ayaydın gibi birini AK Partiden aday yaptıranların en başında gelen Yılmaz Akgül malesef AK Parti il disiplin kurulu başkanıymış. Allah'ım aklıma mukayyet ol....

Nedense yenilene rütbe vermek bir adetmiş gibi, önüne gelen atıp tutuyor. Kimi ilçe Başkanı, İl başkanı oluyor, kimi bakan, Genel müdür, kimi santral müdürü bile oluyor.. Allah Allah.
Bu ne biçim iş anlamak imkansız.
Adalet Ve Kalkınma Partisi 2028 ve 2029 da yenilenlerle seçime girmeye kalkmayacak elbette.
Yenilginin sorumlusu olanların gözünün yaşına bakarsak, Muğla kaybetmekle kalmaz, Ülke kaybeder. Ümmet kaybeder. AK Parti Genel Merkezinin bu hassasiyetleri çok iyi bildiğine elbette şüphemiz yoktur.
Yenilenlere makam tevdi ederek
Seçim kaybedenlere mevki tayin ederek,
Verilen görevleri bihakkın yerine getirmeyenlere " sizin ne suçunuz var, suç Reis'te. Emekliye verseydi parayı böyle olmazdı" diyerek hiçbir yere varılmaz. AK Parti'nin özüne dönme gibi bir haritası varsa, öncelikle mes'ullere, sonra da AK Parti kimliğini üzerinde taşıyamayanlara paye dağıtmayı bırakması lazımdır. Millete rağmen hiçbir şey yapılamaz. Milletle polemiğe girerek de yapılamaz.
31 Mart Seçimlerinde özellikle AK Parti içindeki Muhafazakar seçmenin küçük de olsa vermiş olduğu mesajın, AK Parti Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilk andan itibaren çok iyi algılandığını görmek büyük heyecan vermektedir. İnşallah vakit geçtikçe konu sulandırılmaz. Koskoca bir Büyükşehirde AK Parti gibi bir partiyi sadece 60-70 kişiden ibaret görmek, 60-70 olmazsa gemi batar diyerek lanse etmek, bu Partiye, bu Davaya yapılabilecek en büyük ihanettir. AK Parti Muğla'da 225 bin nefer vardır. Her birinin Hacı Dalda'dan, Gültekin Akça'dan, hele hele Yılmaz Akgül den milyon kere milyon daha iyi ce samimi idareciler, yöneticiler olduğunu unutmamak gerekir. Bu 60-70 kişiyi gökten zembille indiğini kimse zannetmesin. Yenilginin tek sorumlusu olanların kurtarıcı olması mümkün değildir. Yenilenlerin hiçbiri Recep Tayyip Erdoğan'ın dostluğunu da, yol arkadaşlığını hak etmiyor. Etmediği halde ısrarla duruyorlarsa, o da onların sorunu. Elin tescilli chp li kalemşörleri gece gündüz kendi Yoldaşlarını allayıp, pullayıp üstüne basa basa karşıya geçirmeye çalışırken biri de demiyor ki hayrola ne oluyor?
Çalışkan, azimli, kararlı, samimi, telefonlara bakan kadrolar sayesinde yeniden tarih yazılır..
Gerisi lafı güzaf...

#SöylerimGeçerim

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
CEMAL DEMİRTAŞ Arşivi