Türkiye’nin ‘gri liste’den çıkma mücadelesi ve Dilan-Engin Polat soruşturması üzerinden ‘gazetecilik’ maskeli ‘etki ajanlığı'

Dilan ve Engin Polat dosyasının salt bir “suç soruşturması” olduğuna dair başından beri kuşkularım vardı. O yüzden de kimi meslektaşlarımızın belki servet düşmanlığıyla kiminin de Polat ailesinin hoyratlıkları üzerinden tetiklenen tepkileri varken süreci sadece izlemeyi tercih ettim.

Öyle ya; firari FETÖ’cülerin, PKK’lıların, vatana ihanet edip sonra da soluğu hizmet ettikleri devletlerin kucağında alan Can Dündar gibilerin desteklediği hele bir kenarından Muhammet Yakut gibi bir firari müptezelin tuttuğu soruşturmanın rutin bir “yargısal faaliyet” olmadığını anlayabilecek kadar tecrübeye sahibiz artık.

Detaylarını ve bu soruşturma üzerinden yürütülen kirli planı anlayabilmek için önce Türkiye’nin, Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü yani Financial Action Task Force-FATF tarafından 21 Ekim 2021 günü yapılan oylamada “kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemede eksikleri olduğu gerekçesiyle” gri listeye alındığını hatırlayalım. FAFT, 2022’de yaptığı değerlendirmeler sonucunda Türkiye’nin gri listede kalma durumunun da devam etmesine karar vermişti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, göreve başladıktan birkaç ay sonra yabancı yatırımcı çekecek “güven ortamının” önündeki en büyük engellerden biri olan FAFT’ın “gri listesinden çıkma” açıklaması yaptı. Şimşek, 24 Temmuz 2023 günü, “Türkiye’nin gri listeden çıkmak için adımlar attığını” dile getirdi.

Şimşek, 1 Kasım 2023 günü yaptığı açıklamada da FATF'ın son olarak Türkiye'nin belirlenen 40 kriterden sadece birini karşılamadığı sonucuna vardığını belirterek şunları kaydetti:

"Biz ne gerekiyorsa yapıyoruz. FATF bünyesinde 27 Ekim tarihinde bir toplantı yapıldı. Ülkemizin gri listeden çıkması için öngörülen eylem planındaki maddelerden sadece bir hususun kaldığının altı çizildi. O hususu da size anlattım; kripto varlıklara ilişkin yasal düzenleme. O konuda da inşallah en kısa sürede Meclis'imize düzenlemeyi sunacağız. Eğer siyasi başka türlü mülahazalar olmayacaksa ülkemizin gri listede kalması için hiçbir sebep bu çerçevede kalmamış olacak."

Şimşek’in “…Eğer siyasi başka türlü mülahazalar olmayacaksa…” vurgusu yaptığı 1 Kasım tarihli bu açıklamasında FAFT’ın yaptığı toplantı tarihinin altını çizelim: 27 Ekim 2023

İÇERDEKİ ETKİ AJANLI OPERASYONUNUN KODLARI

Şimdi gelelim bu tarihten 1 gün önce başlayıp günümüze kadar süren gelişmelere…

26 Eylül 2023 günü Seyhan Soylu isimli travesti, Veysel Şahin, Derkan Başer ismini ortaya atıp Engin Polat’ın da bu iki ismin SANAL BAHİS parasını akladığını videolarla iddia ediyor.

28 Eylül 2023 günü yani FAFT’ın toplantısından bir gün sonra da bu iddiaları içeren suç duyurusunda bulunuyor. Seyhan Soylu’nun suç duyurusunda somut hiçbir delil sunulmuyor, tamamen yuvarlak cümlelerle Engin Polat’ın, Veysel Şahin’in SANAL BAHİS parasını akladığını vesaire içeren birtakım iddialar önü sürülüyor.

MASAK bu iddiaları göz önünde bulundurarak bir çalışma yapıyor ve bu çalışma doğrultusunda hazırladığı daha sonra Murat Ağırel’in “MASAK RAPORU” olarak sunacağı bir “ön raporu” 4 Ekim 2023 günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderiyor. Gönderilen bu “ön raporda” SANAL BAHİS ya da KARA PARA buğusuna rastlandığına dair tek bir ifade yer almıyor. Raporda, sadece KREDİ KARTI DOLANDIRICILIĞI ve SANAL BAHİS şüphesiyle bir araştırma yapılması tavsiyesinde bulunuyor.

İlginçtir 11 Ekim 2023 günü MASAK’tan gelen bu “ihtimaller” içeren “ön rapor” sızdırılıyor.

Hem de nere üzerinden biliyor musunuz?

Sabah Gazetesi üzerinden.

İşte sızan bu MASAK’ın “Ön Raporu” sonrasında Dilan Polat vesaire Türkiye gündemine taşınıyor.

Sabah Gazetesi üzerinden sızdırılan bu MASAK “Ön Raporu” adeta bir pas olarak alan Murat Ağırel, 6 gün sonra 17 Ekim 2023 günü bir Space odasında Engin Polat ile tartışıp, “siz cami duvarına işediniz. Şu andan itibaren ben bu dosyanın bir tarafı olacağım ve bütün Türkiye’ye bu dosyayı anlatacağım” diye tehditler savuruyor.

Bu arada “Bütün Türkiye’ye anlatacağım” dediği dosyada GİZLİLİK kararı olduğunun altını çizelim.

Ne tesadüfse Space odasında yaşanan bu tartışmadan sonra muhtemelen de ertesi günü yani 18 Ekim 2023 günü, “lyon” kod isimli biri, Telegram uygulaması üzerinden Murat Ağırel’e, Veysel Şahin, Derkan Başer ve Engin Polat hakkında iddialarda bulunuyor. Fakat bu iddialar da sürecin fitilini ateşleyen travesti Seyhan Soylu’nun iddiaları gibi soyutluktan öte gitmiyor. Daha sonra 19 Ekim günü Murat Ağırel, Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan yazısında, “lyon” kod isimli şahıstan aldığı bu SANAL BAHİS ve KARA PARA aklama içeren soyut iddiaları, sanki “polis tespiti” gibi yazarak kamuoyunu manipüle ediyor.

Murat Ağırel, Cumhuriyet’te yayınlanan bu yazısı ile birlikte Engin Polat, Veysel Şahin ve Derkan Başer ile ilgili SANAL BAHİS ve KARA PARA aklama iddiasını Türkiye gündemine sokmayı başarıyor.

19 Ekim 2023 günü Murat Ağırel’in bu yazısı üzerine soruşturma savcısı dosyaya SANAL BAHİS’i de ekliyor.

3 gün sonra 22 Ekim 2023 günü de “sanal bahis, kaçak bahis, illegal bahis” olarak da bilinen “Yasa dışı bahis” suçunu düzenleyen 7258 sayılı Kanuna Muhalefet Suçunu da ekleyerek bir basın açıklaması yapıyor.

Bu açıklamanın üzerinden 2 ay gibi bir süre geçti.

Şu ana kadar SANAL BAHİS ve KARA PARA AKLAMA iddialarına yönelik dosyaya girmiş tek bir delil yok.

Engin Polat, Veysel Şahin ve Derkan Başer arasında SANAL BAHİS iddialarını güçlendirecek, bu iddialara dayanak oluşturabilecek tek bir HTS kaydı eşleşmesi de yok.

Daha ötesi; bu yönde MASAK’ın bir raporu da yok.

Hatta Ankara gazeteciliğinin avantajıyla kamudan kolay kulis edinme ayrıcalığına sahip olduğumuz için SANAL BAHİS ve KARA PARA AKLAMA hatta FETÖ ilişkisine dair bulgular içeren rapor hazırlanması yönünde MASAK’a kimi telkinlerde bulunulduğunu duyduğumuzu da aktaralım.

Bütün bu zorlamalara rağmen dosyayı SANAL BAHİS, KARA PARA AKLAMA ve FETÖ illiyetti kapsamına alacak hiçbir delile, HTS kaydına, fotoğraf veya yazışmaya ve teknik takip verisine ulaşılamayan soruşturma savcısı Gökalp Kökçü’nün Murat Ağırel ile sık sık görüştüğünü, Ağırel’in canlı yayınları esnasında birbirleriyle mesajlaştığına dair adliye içinde ciddi kuşkuların oluştuğunu da hatırlatıp, Ağırel’in geçtiğimiz günlerde yaptığı şu açıklamayı not düşelim:

“Adliye kulislerinde genişletilmesi beklenen Polatgiller soruşturmasının artık tamamlanacağı yönünde bir görüş var.

Öğrendim ki soruşturmanın yasadışı bahis ayağının ünlü bir isme uzanması üzerine sürece müdahale edildi. Bu müdahalenin Ankara’da en yukarıdan geldiği de iddia edilenler arasında.”

Ağırel’in burada kastettiği “müdahale”, soruşturma savcısı Gökalp Kökçü’nün HSK Güz Kararnamesi ile görev yerinin değiştirilmesi.

Oysa soruşturma savcısının görev yerinin değiştirilmesinin HSK’daki gerekçesi, savcı Kökçü hakkında bir takım usulsüz iş ve işlemlerinden kaynaklı devam eden iki ayrı “soruşturma”.

Anlaşılan o ki; HSK’nın Güz Kararnamesiyle akamete uğrayan şey, Murat Ağırel’in savcı Gökalp Kökçü ile el birliği yaparak Dilan ve Engin Polat soruşturmasıyla yine savcı Kökçü’nün baktığı diğer Güzellik Merkezi sahipleri ve sosyal medya fenomenlerine dair soruşturmayı YASA DIŞI BAHİS ve bunun üzerinden KARA PARA AKLAMA kapsamına sokma çabaları…

Türkiye’nin yabancı yatırımcı çekme ve küresel krizin de etkisiyle darboğaza giren ekonomiyi düzeltmek için “gri listeden çıkma” yönünde attığı adımlar ortadayken, gelinen nokta itibarıyla Vergi Usul Kanununa Muhalefet dışında hiçbir suç bulgusuna rastlanılamayan soruşturmayı, SANAL BAHİS, KARA PARA AKLAMA hatta FETÖ ile ilişkilendirme çabaları gri listeden çıkma yönündeki çabaları darbelemeye yönelik bir ETKİ AJANLIĞI faaliyeti değilse nedir?

Bugüne kadar yaşananlara kronolojik olarak baktığımızda, Türkiye, “gri listeden” çıkabilmek için sunulan bütün koşulları yerine getirmişken Türkiye’yi yeniden SANAL BAHİS ve KARA PARA AKLAMA cenneti gösterme, FATF’ın “kara para aklama ve terörün finansmanı ile mücadele” maddesi bağlamında bir şaibe oluşturma çabası açık ve alenen ortada.

Bu çabaya firari FETÖ’cülerden PKK’lılara ve bunlarla bağlantılı sosyal medya hesaplarına bir adım ötesi ana muhalefet partisinin yetkili ve etkili isimlerinin dahil olmasını da eklediğimizde, Dilan ve Engin Polat soruşturmasıyla bunlara eklemlenmek istenen soruşturmalara SANAL BAHİS, KARA PARA AKLAMA gibi hiçbir delil ve bulguya rastlanmayan suçlamaları dahil etme çabasını kimse salt bir “yargısal faaliyet” ya da habercilik refleksiyle gelişen bir “gazetecilik faaliyeti” olarak izah edemez.

Bütün bu kronolojik örtüşmeler bağlamında Hazine ve Maliye Bakanlığı söz konusu bu soruşturmaları mercek altına almalı, yaşanan gelişmelerin bir ETKİ AJANLIĞI faaliyeti olup olmadığı noktasında da ayrı bir soruşturmanın ivedilikle açılması için her türlü adımı atmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
ZİHNİ ÇAKIR Arşivi