CELALETTİN YÜNEL

CELALETTİN YÜNEL

Yetmedi mi?

Bir sitem, bir haykırış cümlesi değildir bu.

Sadece vicdanın derinden derine nefse seslenişidir. Bunca geçen zamana, duygulara ve harcanan emeklere söylenir; yetmedi mi?

Her insan bir yolcu bu dünyada, gelip geçiyor sessizce zaman; ama içindeki kırıklar ve yıkılmışlıkların yanı sıra gözlerini bir bahara ve bir çiçeğe çevirdiği zaman farklı mevsimlere ve zamanlara yol alabilir. Vicdanın sesi de tam bu sırada derinden derine seslenir; yetmedi mi?

Bu yazıyı okurken sessizliğe bürünüp biraz düşünün. Necisiniz, nerden geliyorsunuz ve nereye gidiyorsunuz? Şu anda içinde bulunduğunuz durum size de “yetmedi mi?” dedirtiyorsa okumaya devam ediniz.

İnsanoğlu, hayatın kendine sunduğu bazı sıkıntılar ya da bazı kolaylıklar nedeniyle gaflete düşüp sürüklenebiliyor. Bilmem hatırlar mısınız, bir sel haberinde bir adamın sessiz, sakin bir şekilde sular içinde mecburen gittiği o görüntüleri. Nasıl da o insan sel sularına set olamamış ve sürüklenip gidiyorsa, insan hayatında da bazen manevi alemde de sel sularına kapılıp gidebiliyor. İşte tam o sırada -hele de bu güzel Ramazan ayı günlerinde- bir el uzatmak istiyorum bu yazıyla. Kurtulmak isterseniz okumaya devam ediniz.

Ruhun serzenişlerinden, nefsin ıstırabından kurtulmak ve gerçekten gafletten uyanmak kolay değildir. Balık nasıl bilmezse suyun içinde olduğunu, insan da bazen bulunduğu o gaflet halinde olduğunu, bilemiyor. Bir karıncadan, bal arısından ibret alabilecek kabiliyette olan insan, en büyük mucizeler karşısında bile körleşebiliyor. Çünkü yokluk, ümitsizlik ve sıkıntılar öyle sarmış ki etrafını, çıkış kapısını bir türlü göremiyor. İnsanın çıkış kapısını bulması, en başta kendini ve etrafını okumasıyla başlar.

Okumak öyle sıradan bir eylem değildir. Okumak ufuklara yolculuk etmektir. Ruhun ile bedeninle nefes almadan yolculuğa başlamak ise bir bismillah demeye bağlıdır.

Bunca geçen zaman size ne kazandırdı? İçinde yaşadığınız durum sizi ne kadar mutlu ediyor? İçiniz gerçekten ferah mı? Neci olduğunuzu öğrendiniz mi? Nereden geldiğinizi ve nereye gittiğinizi çözdünüz mü? Hayır mı? O zaman yanlış zamanda yanlış şeylerin peşinden koşturmuşsunuz. Hepsine tek bir soru yetiyor. Yetmedi mi?

Bunca geçen zaman sizi tatmin etmediyse, gidecek yolu bulamadıysanız, hala neden hala yanlışlarda diretiyorsunuz? Bu dünyanın maddi yüzü kimseye huzur vermiyor. Biz neci olduğumuzu buradan çıkarmalıyız. Çünkü biz bu dünya için yaratılmadık. Sizce duygularınızın karşılıksız kalması, merhametiniz, vaz geçişleriniz, sabrınız ve eyvallahlarınız bu dünya için mi? Yoksa bir başka dünyada daha mı iyi anlaşılacağınızı düşünüyorsunuz? Cevabınız evet ise o dünya bu dünyada değil. Siz ucu bucağı olmayan ebedi bir alem için yaratılmış varlıksınız. Bu dünya ise o dünyanın gösteri salonu sadece bir an seyreyleyip çekip gideceksiniz. Bu yüzden boşuna bu dünyaya dalmayın. Bu dünya sizden önce de misafirlerini ağırladı ve sizden sonra da ağırlayacak ama sizin bunun farkında olmanız lazım. Yoksa bir ömür göz açıp kapayıncaya kadar geçerken elleriniz boş kalacak.

Bizi yaradan Allah, bu dünyada yarattığı tüm güzellikleri boşuna önümüze sermedi. Biz bu dünyanın en kıymetli ve yaradan tarafından en çok sevilen varlıklarıyız. Allah bizleri sevdiği için bizlere keşfedilemeyen duygular ve hisler ikram etti. Gözleriniz o hislerinizi göremese de kelimeleriniz tarif edemese de o duyguların içinde yaşayarak ömrünüzü geçiriyorsunuz. Ruhunuz tarifsiz duygulardan beslenirken sizi Allah’a götürmek için hep bir yanlışa saplandığınızda vicdanınızla size soruyor, yetmedi mi?

Bu güzel Ramazan günlerini boşuna geçirmeyin. Binlerce uyanmışı uyandırmaya nasıl bir uyanmış yetiyorsa, ben de sizi uyandırmak için yazıyorum. Rahmetin sel olup aktığı bugünlerde tüm işlerin yoğunluğundan sıyrılıp nefes almak için Kuran-ı Kerim’e sarılın. Emin olun ruhunuz sakinleşecek ve size dönüp, kendi kendine, “hoş geldin” dedirtecek. Hoş gelip sefalar getirdin. Oku, oku ki açılsın önünden bin kapılı saray ve gir içeri denilecek. Seyreyle bu dünyayı ve gör tüm gerçekleri. İşte o zaman aradığınızı bulacaksınız.

Geçti! deme, bunca zaman,

Daha geçecek ne zamanların var, bilemezsin.

Bitti her şey! deme, aman,

Devam edecekleri tahmin bile edemezsin…

Vesselam…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
CELALETTİN YÜNEL Arşivi