CEMAL DEMİRTAŞ

CEMAL DEMİRTAŞ

YOL GÖSTEREN İSLAM! YOLDAN ÇIKAN MÜSLÜMAN!


Din ile Devlet işlerini birbirinden ayırmak anlamına geldiği söylenen laiklik, Ülkemizde Müslüman'dan Din'i ayırma aracı olarak kullanıldı yıllarca.
Din'inin emrine uymakla mükellef olduğunu söyleyen insanların laik olmaları mecburiyeti idi asıl mesele.
Önce Allah'ın ayetlerini tek tek ele aldılar.
Örtünün diyor ama... Diyerek ufak ufak dokunuşlar yaparak büyüttüler. Yok omuzdan aşağı, yok dizden yukarı diye diye belleklerde yer ettiler.
Sonra en tabii hak olan, doğuştan gelen Vatandaşlık
Hakkının tescili Nüfus Cüzdanlarında uyguladılar.
Örtüyü çıkar, yandan bağla, ortadan ayır, önde düğümle diyerek, kendi kafalarında oluşturdukları pozu verdirdiler.
Askeri okula aldıkları öğrencinin yedi sülalesini SADECE laiklik kriterlerine göre araştırdılar. Onunla da kalsa iyi ya. Vatan Borcu Askere gidene "MEHMETÇİK" derken, onu doğuran Anayı yemin merasimine almadılar. Komutanlar istemiyor diye! Girecekse açsın nesi var nesi yoksa demeye getirdiler.
Okula mı gideceksin, hem de öğretmen olmak istiyorsun. Nasıl olacak o?
Bağnaz, gerici ve yobaz kıyafeti ile nasıl okuyacaksın ki?
Aç başını bakalım.
Benim oğlum sınavı kazandı. Devlette çalışacak diye sevinen baba, oğlunun Cuma Namazına bile gidememesine hiç anlam veremedi.
Laiklik.
Hiç bir Müslüman Devletinin Şer'i kurallara göre NEDEN idare edilmediğini sorgulamadı. Sorgulayamazdı da. Sıra ona gelene kadar..
Dese ne ki? Laiklik kapı gibi dururken. Din ve devlet işleri ayrı çünkü.
İyi de laiklik neden hep Müslüman'dan Din'i ayırmak için kullanılıyordu?
Öyle bir hale geldi ki bu, zulüm dedirtiverdi uygulamalar. Öyleydi de.
Hani Zafer İslam'ındı?
Müslümanlar ne zaman inandıkları gibi idare edilmeyi bir kenara bırak, ne zaman inandıkları gibi yaşayacabilecekti?
Bunun yolu illaki iktidar, illaki siyasetten geçiyordu.
Bir şiir ile attılar hapse.
Muhtar bile olamayacak dediler.
Muhtar olamadı.
Önce gönüllerde, sonra Türkiye'de iktidar oldu.
Muhafazakar ve demokratlık ilkemizdir dedi.
Yıllarca iktidarda iken bile muktedir olmanın mücadelesini verdi.
O mücadele hiç bitmedi.
Ömür de biter, fakat bu mücadele?
Bitmez.
Müslüman'ca yaşamanın yolu, Müslüman gibi yaşamaktan geçer. Öyle ise taktığı bez parçası!! ile "Devlete Meydan Okudu" ğunu iddia ettikleri en yüce mekandan başlamak gerekirdi. TBMM üyelerinin kılık ve kıyafetlerini düzenleyerek. Baş örtüsü serbest.
Kimse baş örtüsü takarak Devlete meydan okumadı.
Peki neden yıllarca o küçücük baş örtüsünden korktulardı ki?
Sonra kamu kurumlarında sakal ile birlikte geldi yasağın kalkması.
Yine kimse meydan okumadı.
Derken.
Askeri okullar.
Baş örtüsüne Selam durdu kocaman kocaman rütbeler.
Eşi Başörtülü biri Cumhurbaşkanı olamaz derken de aynı algıyı yaptılar. Eşi Başörtülü olan Cumhurbaşkanı oldu.
AK Partiyi seçerseniz, Lara plajına bikini ile girmeyi unutun dediler. AK Parti seçildi. Kimsenin donu ile uğraşmadı.
Ayasofya açıldı. Dediler ki batı bunun bedelini ağır ödetir. Bedel hiç hafif olur mu?
Taksime Cami yapmayın, Çamlıca'ya Cami yapmayın, kimse gelmez dediler.
Evet..
Muhafazakar ve demokrat bir Parti iktidarında gözle görünen birçok icraat Müslümanları memnun etti.
Recep Tayyip Erdoğan taa 1990 larda demişti ; " inançlardan tutunuz, fikir ve düşünce hürriyetlerine yaşama hakkına kadar.. Ve bu en ideal şekli ile bizim getireceğimiz düzende var. Bizimle sadece aktörler değil, senaryo değişecek..."
Derken elbette şaka yapmıyordu.
Öyle de oldu.
Düzen değişti.
Kazanımları saydık.
Ya kazanamadıklarımız?
Ya kaybettiklerimiz?
Bugün isteyen istediği yerde Namaz kılabiliyor.
Devlet dairelerinde, adliyelerde, Hastanelerde Mescitler açıldı.
Peki ya İslâmî hassasiyetler?
Müslüman olduğunu, bu doğrultuda inancını yaşama gayreti içinde olanlar, kimsenin ne yediğine, ne içtiğine, ne giydiğine, ne dün ne de bugün, ne AK Parti öncesi, ne AK Parti döneminde hiçbir zaman karışmadı. Müslümanların amacı, kendilerine gelen emri bihakkın uygulamaktan öteye asla gitmedi.
Peki ya Müslümanlar için de öyle mi?
Baş örtüsünü benimsedi mi laiklik diyenler?
Ayasofya'nın açılması hangi demokrat geçinen kisveyi memnun etti?
Etmedi.
Edemez de.
Gazetelerinin 1 Ocak baskısında "2020 nin torbasından felaket ve gözyaşı çıktı" derken "Ayasofua'nın Cami-Kebir" olmasından bahsediyorlardı.
En ufak bir sendelemede hepsini tek tek ele almayacaklar mı yani?
Laikliği baş tacı yapanlar hiçbir zaman Müslümanları kabul etmediler. Alışamadılar.
Ama.
Müslümanlar?
Nasıl da alıştık değil mi?
Baş örtüsü takan kardeşim tesettüre büründüm zannetti. Oysa başına taktığı bez ile örtündüğünü zannetti. Giydiği elbise, pantolon, ayakkabı, makyaj.. Başındakini yalanlar hale geldi.
Alıştık..
Cafelerde kucak kucağa oturmak özgürlük sayılırken de alıştırıldık. Ulu orta sokak ortalarında öpüşmeler de özgürlük adına serbest oldu..Müslümanlar gıdım gıdım sineye çeke çeke, haramların mübah, mübahların ise neredeyse sevap hale geldiğini fark etmediler bile.
Var ile yok arası giyilen mini eteğe bakan sakallı-cübbeli sapık ilan edilirken, baş örtülüye uzanan el, atılan hakaretler " göz zevkinin bozulmasına" gerekçe oldu.
Azıcık itirazda cevap yine icimizdekilerden geldi karşıakileri küstürmemek, üzmemek adına; Hangi devirde yaşıyorsun, burası din devleti mi?
Sustu Müslüman!
Mütedeyyin baba, öz kızını gecenin bir yarısı "NEREDEYDİN" demeye korkar oldu.
Mevzuat bunu "yaşam tarzına baskı" diye perçinledi.
Müslümanlık Perşembe akşamından, Cuma öğleye kadar bolca atılan "Hayırlı Cumalar" mesajı ile ölçülür oldu.
Say say bitmez.
Kim kazandı?
Daha doğrusu kim kaybetmedi?
Muhafazakar ve Demokrat bir iktidarda elde edilen zaferler, elimizle verdiğimiz tavizler sayesinde mutlak mağlubiyete gider oldu.
Laik, ne çağdaş ne de demokrat olmak zorunda değil belli ki.
Ama Müslüman, hem laik hem de demokrat olmak zorunda kaldı.
Düne kadar kazandık dediklerimiz, kaybettiklerimize keffaret olmaz.
Yarın, bugüne kadar kaybettiklerimizi kazanmamıza fırsat olmadıktan sonra, adınız göklere de yazılsa ne fayda?
Yol gösteren İslam'ın, yoldan çıkan Müslümanları olmayalım.
#SöylerimGeçerim

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
CEMAL DEMİRTAŞ Arşivi